2 Ocak 2019 Çarşamba

SAĞLIK ...



Sağlık olsun!
Her şeyin başı sağlık...
Aman sağlıklı olsun da...
Sağlıklı günler!

Ne cok kullanıyoruz gün içinde değil mi?

Peki nedir "Sağlık" diye nitelendirdiğimiz kavram?

Sözlük anlamı "vücudun ve ruhun esenlik içinde bulunması durumu" olan sağlık, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) tanımına göre  "Sadece hastalık veya sakatlığın olmayışı değil, bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali" dır.

Bu durumda kişinin tamamen sağlıklı olduğunu söyleyebilmek için yalnızca bedensel iyilik yeterli değildir. Bedensel iyilik organizmada fiziksel ya da biyolojik herhangi bir düzensizlik olmama durumudur. Vücut biyolojik, biyokimyasal ve fiziksel tüm işlevlerini yerine getirebiliyor olmalıdır. Bu işlevlerin düzenli bir şekilde sürdürülebilmesi için de organizmanın bulunduğu ortama ve yasadığı koşullara uyum sağlaması gerekmektedir.

İşte psikolojik ve sosyal iyilik hali de , kisinin cevresine ve topluma adapte olabilmesi ve kendisiyle barışık yaşayabilmesidir. Ki bu adaptasyon kisinin
✔yasam tarzı
✔ekonomik koşulları
✔mesleki kimliği
✔statüsü
✔kültürel alt yapısı  ve de genel toplumsal olaylarla doğrudan ilgilidir.

Yani ancak ve ancak tüm bu iyilik halleri ( fiziksel, psikolojik ve sosyal)  birlikte bulunduğunda kisinin sağlıklı ve dengede olduğundan bahsedebiliriz. Ve bu da bize insani bir bütün olarak değerlendirmemiz gerektiğini ve onu oluşturan tüm unsurların birbirine bağlı olduğunu gösterir.

Bu tanıma göre hastalık; kisinin biyolojik ve psikososyal yönlerden normal işleyişini değiştiren rahatsızlıklarını , bozukluklarını ya da işlev kayıplarını ifade eden, sağlığın olumsuza doğru değişme durumudur. Bu dallardan herhangi birinde ortaya çıkan düzensizlik diğer iki dalı da olumsuz etkileyebilir...

Fiziksel olarak çekilen diz ağrısının, hayati ağrı nedeniyle sosyal olarak kısıtladığı ve bunun da psikolojik olarak kisinin kendini yetersiz görmesiyle sonuçlandığı vakalarla çokça karşılaşıyoruz.

Ya da hangimiz çok stresli bir günün sonunda omuzlarımızda ciddi ağırlık ve ağrıyla girmedik ki yatağa... Oysaki; belki de arkadaşlarla çıkacaktık o gün ama bu kadar ağrıyla dışarıda olmak zevk vermeyecekti, eve girmeyi tercih ettik.3 gün 5 gün 1 ay surdu ağrı... Geçmiyor ne yaptıysak... her aksam kendimizi zor atıyoruz eve.. Ve ta taaammm sosyal yönden yine bir kısıtlama... Bunlar sadece çok küçük örnekler,daha milyonlarca versiyonunu uydurabilirim size... Hepsi de günümüzden... Hepsi de gerçek...

Anlatmak istediğim bir fizyoterapist olarak bir hastayı sadece fiziksel olarak değerlendirmek yanlış olacaktır. Hastalığın psikolojik ve sosyal yönlerini de değerlendirip tedavi programını buna göre düzenlemekte ciddi fayda var. Bir fizyoterapistin isi hastanın ağrısını kontrol altına almak değildir sadece. Hastayı iyileştirmek , bütünsel anlamda sağlıklı olmasını sağlamaktır. Hastayı iyileştirmekten kastımız  günlük yaşam aktivitelerine geri dönebilmesi ve yasam kalitesini mutlaka ve mutlaka arttırabilmektir. Tedavi, rehabilitasyon ve hasta eğitimi mutlak  şartlarımızdır. Ve hatta sadece hastalık durumunda değil hastalığın olmadığı durumlarda da kisinin fiziksel aktivite düzeyini güvenli ve sağlıklı şekilde arttırabilmesi için gerekli egzersiz programını hazırlamak da yine biz fizyoterapistlerin görevidir.

Sanırım şimdilik yetti! Bu kadar çok sağlık demişken, hadi bakalım... Sağlığınıza...❤

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder